Makalelerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Makalelerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2013 Cumartesi

İddaa Kuponunu Çoğaltıp Bayileri Dolandırdı!

"Konya'nın Ilgın İlçesi'nde, 4 bin lira ikramiye kazandığı iddaa kuponunu bilgisayarla çoğaltıp, bayileri dolandırdığı öne sürülen 30 yaşındaki M.S., polis tarafından suç üstü yakalandı. M.S.'nin polise verdiği ilk ifadesinde, bu yöntemle bayilerden 500 bin lira toplayıp, gezmek için dünya turuna çıkmayı planladığını öne sürdüğü öğrenildi.

M.S. Afyonkarahisar'da oynadığı iddaa kuponu sayesinde 4 bin lira ikramiye kazandı. 3 bin 600 liranın yukarısındaki ikramiyeleri bayilerin ödemediğini ve sadece bankadan alabileceğini öğrenen M.S., iddiaya göre kazandığı kuponu bilgisayar ortamında çoğalttı. Ardından Afyonkarahisar ve Akşehir ilçelerindeki iddaa bayilerine giden M.S., işyeri sahiplerine, 'Bu kupona ne kadar ikramiye çıkmış, öğrenebilir miyim?"dedi. Bayilerde, kuponları cihaza okutup 4 bin lira ikramiye kazandığını söyledi. M.S., bunun üzerine bayilere, "Abi bu saatte bankalar kapalı. Bana 3 bin 600 lira ver. Geri kalanı senin olsun. Sende bu kupondan ekmek yemiş olursun"dedi. M.S., iddiaya göre bu yöntemle 4 bayii kandırdı. Kuponun orjinal olmadığını ve çoğaltılmış olduğunu anlayan bayiiler, polise haber verdi. Polis yaptığı araştırmada M.S.'nın Konya'nın Ilgın İlçesi'ne geldiğini saptadı. Ilgın polisi de kent merkezindeki iddaa bayilerini konu hakkında uyardı."
 
Şeklinde başlayıp olayın detaylarını anlatarak devam eden haber düştü ajanslara..
 
 
 
Hemen insanın aklına şöyle bir şey geliyor...'Vaayyyy yurdum insanı hemen herşeyin kolayını üçkağıdını bulur'
 
Evet olay öyle bir olaya benziyor...Ulan zaten oynamış ve 4 bin lira kazanmışsın daha ne işin suyunu çıkartıyorsun??
Al paranı koy cebine git işine bak...harbiden şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyler geliyor insanın aklına :)
 
Hayır benim anlamadığım bu adam durduk yere bu fikre nasıl kapıldı?
Mutlaka bu durum ile ilgili ön çalışma ve araştırma yapmıştır...Çünkü bir çok sahte kupon ile bankalara gitse foyası çabuk çıkar...
Ve bir başka araştırma ise bayilerin ödeyebilecekleri en yüksek rakama göre yapılmış...
 
Şimdi burada ortaya şöyle de bir soru çıkıyor..
Bayiler eğer sahte kupon olayı ortaya çıkmasaydı 400 lira eksik ödedikleri kuponlarla ilgili yine şikayetçi olurlar mıydı acaba?!!
 
Yoksa 'ulan kısa günün kârı 400 lirayı akşam akşam cebe indirdik keşke hergün böyle kuponlar denk gelse de havadan para kazansak' diyerek keyiflerine mi bakarlardı?
 
EEE Atalarımız ne demiş "ava giden avlanır"
 
Bu durumda her iki avcı da avlanmış :)
 
 
 
 
 
 
 
 
 

14 Şubat 2013 Perşembe

Bir VEFA Borcu mu Hayat?

İnsan hayata güçsüz kuvvetsiz ve korumasız bir halde gelir...

Evet hayvanlar aleminin tersine insan donanımlarını zamanla elde edeceği için çok zayıf ve bakıma muhtaç bir halde gelir yeryüzüne...

Ve öyle bir sistem vardır ki bu yolculukta...Mutlaka her bebek kendisine bakıp büyütecek koruyup kollayacak bir "ANNE"ye sahiptir...

Anne denen canlı öyle bir varlıktır ki; Yavrusu dünyaya geldiği andan itibaren o yavruyu kolay kolay bırakmaz (tuvalette doğum yapıp kaçan veya çocuğunu sokaklara atan bazı istisna anneler hariç tabi ki)....

Ve anne kadar baba ve diğer aile fertleri de önemli rol oynar çocuğun büyüme ve gelişme safhasında...

Öyle bir fedakarlıktır ki bu...Sırf çocukları büyüyüp herşeyi öğrensin iyi bir birey olsun diye gecelerini gündüzlerini adeta feda ederler o çocuk için...

Büyüsün yetişsin hayatını kursun ülkesine faydalı bir birey olsun diye hayatı boyunca bu bilgiler doldurulur çocuğun beynine...

Ve zaman gelir o anne baba yaşlanır küçücük bebeleri büyü kocaman insan olur...

Hayat tıpkı kum saati gibi tersine çevrilmiş ve akış değişmiştir adeta..

Küçük olan büyümüş büyük olan küçülmüş gibidir...

Bir zamanlar anne babasının etrafında pervane olduğu çocuk büyümüş anne ve babası yaş olarak büyümüş ama beden olarak küçülmüş gibidir...

Güçlerini kaybetmiş...Hastalıklara daha kolay yakalanır olmuş...Bedenlerindeki güçler kaybolup gitmiştir adeta...


İşte konu başlığı ile alakalı kısımda bu noktadan itibaren başlıyor...

Evet hayat bir VEFA borcu...

Küçükken kendisine bakan büyüten kişilere karşı vefa borcunu ödeme sırası bu sefer çocuğa geliyor...

Elden ayaktan düşen hastalıklara düçar olan anne baba için gecesini gündüzünü feda etme sırası çocuğa geliyor..

Ve hayat o çocuktan vefa borcunu ödemesini bekliyor...

Elbette bu borcu öeyip ödememekte serbesttir insan...Ama unutmamak gerekir ki; Hayat hızla akıp gidiyor...daha dün çocukken bugün anne babasının yaşlılığını gördü...ve yarın kendisi yaşlılar kervanına katılacak...Ve yine unutmamak gerekir ki; Tıpkı küçüçklüğünde bakıma ve yardıma muhtaç olduğu gibi yaşlılığında da bakıma ve yardıma muhtaç olacak insan ...

Tüm bunların bilincinde olmak ve hayata vefa borcumuzu ödeyebilmek adına hoşçakalın :)


(bu yazıyı yazmak son zamanlarda sık sık rastgeldiğim ölüm haberlerinden sonra kafamda şekillendi...anne babaları için hasta bakıcı tutan kişiler,bizzat kendileri gidip ilgilenen kişiler ya da hiç bir şekilde onların yanında olmayan kişiler bu düşünceleri kafamda yoğunlaştırdı..)

9 Şubat 2013 Cumartesi

Yalnızlık........

Yalnızlık öyle kapsamlı ve geniş bir duygu yoğunluğudur ki, yalnızlığı tarif etmeye kelimeler yetmez...

Bedensel yönü ve ruhsal yönü vardır yalnızlığın...

Bazen beden yalnız kalır bazen ruh yalnız kalır...


İnsan yaradılış itibariyle bile çift yaratılmışken bu koca dünyada yalnız kalmak kadar kötü ve insana sıkıcı gelen ne vardır acaba daha başka?..


Bedensel yalnızlık bir nebze olsun giderilir ama ya ruhun yalnızlığı??

Kalabalıklar içinde yalnız kalmış bir ruh hali içinde yaşamak...Yapayalnız bir halde tıpkı bir yaprak gibi ordan oraya savrulmak...

29 Ocak 2013 Salı

MEVLAM Ayrılık Vermesin Gökte Uçan Kuşa Leylam....

"Yazımı kışa çevirdin bak gözümde yaşa leylam" diye başlar parça sazın vuruşu ile zaten yürekleri parçalayan bir girişten sonra sözler katmerlendirir adeta yürek acısını...

Öyle güzel bir o kadar da acı verici bir parçadır bu parça...

Ki; Yazan kişi (İzzet Altınmeşe yazmıştır sözleri yüreğine sağlık)  hangi duygu yoğunluğu hangi acılar içindeyken yazdı da böylesine mükemmel bir parça çıktı ortaya bu da ayrı bir mevzu....

"Mevlam ayrılık vermesin gökte uçan kuşa leylam " sözü ile ayrılığın ne kadar acı verici bir olay olduğunu ve bu acıyı belki ayrılık hissi taşımayan gökte uçan kuşun bile yaşamamasını dilemiştir söz yazarı...

Gerçekten de öyle...Büyük bir acıdır ayrılık acısı....Hele ki yıllarca süren bir evlilik bitiyorsa yuva yıkılıyorsa ortada çocuk veya çocuklar varsa daha da katlanılmaz hal alır bu ayrılık acısı...


Tüm canlılar dünyada çiftler halinde bulunmaktadır...Hayvanlar ayrılıklardan ne şekilde bir his duyarlar orası bilinmez ama insanın ayrılıklardan duyduğu his çok açık ve net acı vericidir...


Her ayrılık kalbe vurulan bir hançer gibidir...




Bir sese bir dokunuşa ten kokusuna vücut ısısına bile hasret duyar insanoğlu...Yalnız kaldığında ayrılığın verdiği acıyı adeta iliklerine kadar hisseder...

O yüzdendir ki;Gökte uçan bir kulun bile eşinden ayrılmamasını ister MEVLA'sından....

O yüzdendir ki; Yazı bir anda kışa döner...yakıcı güneş altında kalbi buz kesilir insanın...

O yüzdendir ki;Viran olur hanesi gönül evi yıkılır harabeye döner mahvolur insan...

Bedenimizde iki tane unsur vardır ki bağlı olduğu şeyi bırakmayıp arkasından giden ...AKIL ve KALP...


Ayrılıklarda ne akıl ne de kalp söz dinlemez ,unut dersin unutmaz bırak düşünme dersin düşünmeden durmaz...

"Bulutlardan haber saldım sen gelecektin
Yağmur yağdı gözlerime sen silecektin
Taş duvarlar sıkar beni
Gönlüm dağlarda"


Yare olan özlemden "Gönlüm dağlarda" demiştir Türkü sözünde..."Taş duvarlar sıkar beni" diyerek özlemenin ve ayrılığın etkisini en güzel şekilde dile getirmiştir...


Rabbim kimseye ayrılık acısı yaşatmasın :( 



26 Ocak 2013 Cumartesi

Gangnam Style ve Müziğin Kitlelere Etkisi

Youtube üzerinden izlenme oranı 8 milyon kişiden daha fazla olan son zamanların müzik fırtınası Gangnam style parçasının sözleri ne acaba diye geldi aklıma bugün ve eve gelir gelmez bir bakayım dedim...

 
Nerden mi aklıma geldi??
 
Şöyle ki; Çoğu yabancı parça sözleri bizim dilimize çevrildğinde tuhaf tuhaf manalar taşıyor...
Ama müziğin gücü burada ortaya çıkıyor ....Yakalanan ritm duygusu ve görsellik sayesinde parçanın etkisi daha kuvvetli oluyor ve sözler ikinci planda kalıyor..
 
Merak etme sebebim de bu yüzden oldu...

Müzik olmadan sadece sözleri kime söylerseniz söyleyin kişileri pek fazla harekete geçiremezsiniz...

 
Ama müzik öyle bir hareket dinamosu ki...Daha parçanın giriş müziğini duyduğu anda herkesi ister istemez bir kıpırdama oynama hali alıyor :)
 
 
Şimdi biraz sözlere bakalım mesela üçüncü kısımı ele alalım:
 
"Ben bir erkeğim.
Gün boyunca senin gibi sıcak bir erkek,
Kahvesini tek dikişte soğumasa bile içen bir adam,
Gece çöktüğünde kalbi patlayan bir erkek,
Böylesine bir erkek."
 
şu sözleri hangi Türk duyduğu anda ellerini çapraz yapıp yengeç gibi yana doğru zıbıdık zıbıdık yürür ki??
 
 
 
Veya şu kısıma bakalım:
 
"Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Hadi! Şimdi sonuna kadar gidelim!"
 
 
Bu sözlerle hangi insanı oturduğu koltuğunda kıpır kıpır kıpırdatabilirsiniz ki??
 
EEE HERŞEYİ ülkemize uyarlamazsak OLMAZ DEĞİL Mİ ?:))
 
 
 
Kayseride silahlar eşliğinde yaşlıların yaptığı Gangnam dansı..
 
Baştada dediğim gibi kitleler üzerinde büyük etkisi olan bir güç müzik...
 
Hayır sözler müzikten daha etkilidir diyenler olabilir ama hiç bir kelime manasını bilmeden bu kadar insan gangnam style parçasına eşlik ediyorsa 1. teori haklı çıkacaktır...
 
:)
 
neyse şimdilik bu kadar en azından merakımı gidermiş oldum parçanın sözlerine dair;)
 
 
 

 

 Türkçe Çeviri


Oppa, Gangnam tarzıdır!
Gangnam tarzı

Gün boyunca sıcak ve insancıl bir kız,
Bir fincan kahvenin özgürlüğünde nasıl eğleneceğini bilen kaliteli bir kadın,
Gece çöktüğünde, kalbi yanan bir kadın,
Böylesine kıvrımları olan bir kadın.

Ben bir erkeğim.
Gün boyunca senin gibi sıcak bir erkek,
Kahvesini tek dikişte soğumasa bile içen bir adam,
Gece çöktüğünde kalbi patlayan bir erkek,
Böylesine bir erkek.

Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Hadi! Şimdi sonuna kadar gidelim!

Oppa, Gangnam tarzıdır! Gangnam tarzı,
Oppa, Gangnam tarzıdır! Gangnam tarzı,
Oppa, Gangnam tarzıdır!

Eh- Sexy bayan! Oppa, Gangnam tarzıdır!
Eh- Sexy bayan oh oh oh oh.

Sakin görünen fakat oynadığı zaman tam oynayan bir kadın,
Doğru zaman geldiğinde saçlarını salan bir kadın,
Kendini örten fakat soyunan bir kadından daha seksi bir kadın,
Böylesine duyarlı bir kadın.

Ben bir erkeğim,
Sakin görünen fakat oynadığı zaman tam oynayan bir erkek,
Doğru zaman geldiğinde tamamen çıldıran bir erkek,
Şişkin kasları yerine şişkin fikirleri olan bir erkek,
Böylesine bir erkek.

Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Güzel, sevimli!
Evet sen, hey, evet sen, hey!
Hadi! Şimdi sonuna kadar gidelim!

Oppa, Gangnam tarzıdır! Gangnam tarzı,
Oppa, Gangnam tarzıdır! Gangnam tarzı,
Oppa, Gangnam tarzıdır!

Eh- Sexy bayan! Oppa, Gangnam tarzıdır!
Eh- Sexy bayan oh oh oh oh.

Kaçan adamın tepesindeki uçan adam benim, bebeğim bebeğim,
Ben bir iki şey bilen bir erkeğim,
Koşan adamın üstündeki uçan adam, bebeğim bebeğim
Ben bir iki şey bilen bir erkeğim.

Sen benim ne dediğimi biliyorsun.
Oppa Gangnam tarzıdır!

Eh- Sexy bayan! Oppa, Gangnam tarzıdır!
Eh- Sexy bayan oh oh oh oh.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Kredi Kartı Geçiyor mu?!

Kredi kartı artık hayatımızın her noktasında kendisine bir yer edindi...

Hatta atasözlerimiz arasında bulunan "at avrat silah" kelimesi içinde kendine yer bulacak kadar..:))

o gün o sözü söyleyen kişiler bugün yaşasa sanırım o atasözünü şöyle değiştirirlerdi: " Mercedes,avrat,kredi kartı"...

Ülkemize ilk girdiği yıllarda yeniliklere fazla açık olmayan halkımızca pek benimsenip rağbet görmeyen kredi kartı ...bugün neredeyse herkesin cüzdanında en az 2 tane olmak üzere 5-6 karta kadar gidecek şekilde yer etti hayatımızda...

Zaten taksitli alışverişe müptela olan bizler kredi kartı camiasına taksitli alışveriş özelliğini kazandırdık..

Hatta o derece ileri gittik ki bu çılgınlıkta geleceğimiz olan 3-4 seneyi ipotek altına aldırdık bankalarca...

Bizim olmayan paraları bir güzel harcadık...daha sonra işin içinden çıkamayınca karttan para çekip diğer kartı öder olduk...O işlemde bir noktada tıkanınca asgarilerini ödeyerek günü kurtarma derdine düştük..

Kısacası kıt kanaat geçinen türk halkına kredi kartı olayı 2 beden büyük geldi...
Bizim etimiz ne? budumuz ne? demedi hiç kimse...koştular alışverişe koştular paraları harcamaya...

Sonrası ne mi oldu? ne olacak yıkılan yuvalar intihar eden borçlular hacizlerle boğuşan insanlar...bi sürü sorun yumağı...

Allah kurtarsın ne diyim ...bankalar zorla vermedi ya bu kartları hepimiz gönüllü aldık..imzayı bastık şimdi de kurtulma çareleri arıyoruz...


adam tuvalete girecek çıkışta görevli ile aralarında şöyle bir diyalog geçecek:

--tuvalet ücreti 1 lira abi

--hımm yanımda hiç para yok kredi kartı geçiyor mu sizde??

--?? HÖNNKKKK??!

-- POS CİHAZINIZ VARSA EĞER GEÇİVER ŞU PARAYI ORDAN


-- oldu abi hemen geçeyim istersen peşin fiyatına 5 taksite böleyim ayda 0,2 lira ödersin tuvalet paranı!!

-- hadi ya yapar mısın böyle bir güzellik??

-- yapmam mı abim benim yaparım elbet...bugün zıçtın 5 ayda ödersin taksitle sorun değil!

-- aslansın be gözüm..

-- koçum şu sopayı ver bakiim bana burada 5 taksitle dövülecek biri var da...!!

-- noldu birader durduk yerde neden sinirlendin geçmiyorsa kredi kartı geçmiyor de..

-- ülen sizi bana parayla mı verdiler alla alla yürü git şurdan

-- ne beee!

-- oğlummmm bak GİTTTTT:)))))

KALIN SAĞLICAKLA..:)

27 Aralık 2012 Perşembe

Koçlara "yazık" ta...Hindilere "yazık" değil mi?

Merhaba...

Bir müddet ara verdim tekrar buradayım...


Malum Yeni yıla sayılı günler kaldı..herkes kendince kendi çapında bir hazırlık bir telaş içinde yeni

yıla yeniliklerle girmek adına...

Kimisi Kırmızı don alır yılbaşı gecesi giymek için..kimisi çerezler alır... kimisi hindi alır adettendir yılbaşı gecesi keser yeriz diye...kimisi hiç umursamaz 'bayram gelmiş neyime?' havasındadır...

Kimisi de sırf bu yılbaşı gavurların adeti ben kutlamam diye tavır yapar yılbaşı kutlamalarına...

Tabi herkesin kendi fikridir orasını ben bilemem ve işin kişilere göre yılbaşı boyutunda da değilim...

Benim kafama takılan her kurban bayramı öncesi bas bas bağıran yahu böyle bayram mı olur ? hayvanlar neden kesiliyor diye ortalığı yaygaraya verenlerin...

Nedense yılbaşı eğlencelerinin başmimarı olan hindi katliamlarına hiç sesleri çıkmaz??!!

Şimdi arkadaş ortada bir dava bir durum var ise elbette bu dava hindiyi de koyunu da ineği de aynı oranda korumalı...birisine kıyak çekip birisini görmezden gelirse işin samimiyeti kaçar altından başka şeyler çıkar..

Kurban bayramında kesilen hayvanlarla yılbaşında kesilen hayvanın kesilme işlemi olarak hiç bir farklı yönü yoktur...görünüş itibariyle...

Ama nedendir bilmem her kurban bayramı öncesi hep aynı laflar ortalıkta dolaşır durur...

Hiç bir yılbaşı öncesi ise kurban kesen kişiler kalkıp yılbaşında hindi kesenleri laf bombardımanına tutmaz...
böyle de bir tezatlık var ortada...

%99'u müslüman denilen bir ülkede Allah'ın emrettiği bir farzı yerine getirmek için çaba gösteren inananlar eleştirilirken...

İçki mezesi olacak hindilerin hemde hristiyan adetlerine ve eğlence anlayışına göre kesilmesinin eleştirilmemesi hatta gündeme bile getirilmemesi....

Bu tür konuşmaların belirli amaçlara hizmet etmek için düzenlendiği şüphesi uyandırmıyor değil...

Bir hristiyan adetini ve eğlencesini canı gönülden benimseyen insanların Allah'ın emri olan Kurban bayramını benimsememesi ve karşı bir duruş sergilemeleri, şeytanın insanları Allah'a karşı ne derece
güçlü şekilde kandırlabildiğinin ve cehennem gibi çok ciddi bir tehditi bile gözardı ettirebildiğinin görünür nişanesi değil mi??

selametle nice mutlu yıllara sevdiklerinizle birlikte....

22 Aralık 2012 Cumartesi

Ya Kıyamet Kopsaydı??

Düne kadar 21 aralık tarihi ile ilgili insanların kafasında sorular vardı...Acabalar vardı...
 
Kimisi olur mu öyle şey canım dedi kendince ...kimisi olabilir dedi..kimisi konuya bilimsel yaklaştı...gezegenler dedi evrenin değişimi dedi ...
 
Son zamanlarda ise tutturdular bir Şirince muhabbeti tutturdular bir maya muhabbeti...
 
Ölünün arkasından konuşulmaz derler ama ...maşallah binlerce yıl önce yeryüzünden kaybolup gitmiş sadece adı kalmış bir topluluğa adeta laf sokma yarışına girdi sosyal medya...
 
 
 
 
Kimileri sabırsızlıkla bekledi 21 Aralık tarihini...kimileri kaygı ile kimileri korku ile bekledi aynı tarihi...
 
Çünkü o tarih bir an önce gelmeliydi ki ona göre alay edecek kişilere alay malzemesi çıkmalıydı...
 
Nitekim öyle de oldu...Mayaların mayaladığı senaryo tutmadı...
 
peki ya tam tersi olsaydı kıyamet 21 aralık tarihinde kopsaydı ne olurdu??
 
 
Ben şu an bu yazıyı yazamaz olurdum en azından orası kesin ...
 
Ama en önemlisi hiç bir hazırlık yapmadığımız ahiret aleminde olurduk bugün itibariyle...
 
Hakkında çok konuştuğumuz ama tanışma imkanı bulamadığımız Mayalarla karşılaşmış ve tanışmış olurduk...
 
Akıllı telefonlarımıza Galaxy III' lere Iphone 5'lere bilgisayarlarımıza veda etmiş olurduk...
 
Tüm alışkanlıklarımızı sevdiğimiz bağlandığımız şeyleri arkamızda bırakmış olurduk mesela...
 
İşe gitmek okula gitmek için erken kalkmak gibi bir stresimiz olmazdı mesela...
 
Ev hanımları akşama ne pişircem diye düşünmek zorunda kalmazdı en azından...
 
Sevdiğimiz insanlarla sokaklarda karşılaşıp merhaba nasılsın diye hal hatır soramazdık...
 
 
Eline oltasını alıp iskeleye yanaşamazdı balık tutkunları...
 
İstanbul trafiği keşmekeşi yaşanmazdı ...
 
Bir anne evladının sevgisi ile ona bakıp "canım yavrum " diyerek sarılamazdı gözünden sakındığı yavrusuna...
 
Babaları ailem yesin mutlu olsun diye onların en sevdikleri yiyecekleri alamazdı pazar yerinden geçerken iş çıkışı ...
 
Dedesinin verdiği harçlığı alıp koşa koşa bakkala gidip şekerlemeler çikolatalar alamazdı küçücük çocuklar......
 
Evet mayalar belki de bunları tek tek dile getirmediler söylemlerinde ... ama düşünsenize arkadaşlar ya kıyamet kopsaydı??
 
Sevdiklerimize "Allahaısmarladık" bile diyemeden gitmeyecek miydik bu fani alemden?
 
Doya doya sarılamadan en sevdiğimiz insanlara ani bir yolculuğa çıkmyacak mıydık??
 
dünyanın tek değişmez gerçeği "ÖLÜM" olduğunu bile bile neden illa ki kıyametin kopmasını bekleriz ki??,
 
 
 
zaten her ölüm bir kıyamet değil midir??
 
 
Zaman geç olmadan sevdiklerinize bunu belli edin gösterin demek istemiştir belki mayalar...
 
Kaç kişi bunu düşünerek 21 aralık günü sevdikleri ile vedalaşma ihtiyacı hissetti ki?
 
Hesabını vereceğimiz bir hayatımız olduğunu unutmamak dileğiyle ...
 
Hoşçakalın...
 
YAREARZUHAL....
 
 
 

21 Aralık 2012 Cuma

MAYALANDIK!!

Vay arkadaş ne "maya"ymış bu yahu?!

Nasrettin hoca göle maya çaldı da tutmadı....adamlar kıyamete maya çaldı tuttu!

Ama sadece sansasyon olarak tuttu ...yoksa kıyameti bildiler manasında değil tutması...:)))

Hayır adamlar binlerce yıl öncesinde yaşamışlar....onların cahilliğine veririm de...günümüzün CAHİLLERİne ne derim onu bilemedim...!!



Neymiş efendim Şirince etkilenmezmiş bizde oraya gidelim....

Yahu meteor mu bu kıyamet? göktaşı mı?
ölmeyi bayılmak sananların kıyamete bakış açısı bu olsa gerek...

Kıyamet gelirse zaten tüm canlıları yok etmek üzere gelir bu gayet açık ve net belirtilmiştir ayetlerde hadislerde...

Durum böyle iken %99 u müslüman!! olduğunu söyleyen bir toplumda kıyametten kaçmak için şirinceye gidenler varsa bu mayaların başarısı değil gidenlerin aptallığıdır....

Sadece kimlik kağıdında müslüman olursan bi kez olsun açıp konu ile ilgili ayetleri hadisleri okumazsan olacağı bu...

Kalkar Mayaların sözü ile 21 Aralık 2012 de kıyameti beklersin....

Ortaya kimin attığı belli olmayan bir iddianın da ciddiyetliğine inanıp Şirince'ye gider kopmayacak kıyamette  hayatta kalma mücadelesi verirsin....

Ne diyeyim "MAYA TUTTU" ....Kıyamet hikayesinden bir yoğurdumuz oldu....getirin kaşıkları sulanmadan yiyelim kaşık kaşık :)))

Gerçi hoş suyunu da çıkardılar ya :)

Ah mayalılar ah!!! kabahat günümüz şaşkınlarının değil sizin olsun bari :) çünkü yarın Şirince'den geri hareket edecekler hiç değilse suçlu veya aptal psikolojisinden kurtulsunlar....

YAREARZUHAL.....................